26 Aralık 2007 Çarşamba

16 Aralık 2007 Pazar

İnce bir söz...

Profesör Erol Manisalı, AB'nin Türkiye'yi üyeliğe almayacağını Günter Verheugen'in yıllar önce dile getirdiğini ama anlaşılmadığını kaydetti. Şöyle demiş Verheugen:
"Biz Türkiye'nin AB'ye alınmayacağını akıllı insanların anlayacağı bir biçimde söylüyoruz."
Bizimkiler anlamadı mı? Yok canım... Ama öyle görünmek bazılarının işine geldi. AKP, AB'ye üyelik başvurusu yaparak modern ve demokrat göründü... Karşı devrimi gizledi. AKP şakşakçıları da "AB'ye başvuran parti şeriatçı olabilir mi?" diye halkı uyuttular. Üç yıllık tiyatro bitti...

Melih Aşık, Milliyet, 16.12.2007

8 Aralık 2007 Cumartesi

Kıbrıs Şehitleri, sağdan ilk Altın Kapı

Jonathan eşiyle ev telefonundan konuşmak için kaldığından ki onun gitmek istediği mekandı, mekana benim rehberliğimde 4 Amerikalı ile gittim, sonradan + 2 kişi daha katıldı. Siparişleri verirken yemek konusunda pek fazla İnglizce bilmediğimden ciddi anlamda zorlandım :) Ezo gelin çorbası nasıl denir mesala, mercimek ve domatesi biliyorlar ama ezo gelin tamamen farklı bir hikaye. Neyse domates çorbası isteyenlere sipariş aldıktan sonra sadece ezo gelin kalmış demek hoş olmadı, iki kişi denedi. Birisinin yorumu "çok fena değil" oldu, yani çok da beğenmedi :) Bir afrikan-amerikan (böyle denmesini tercih ediyorlarmış) lahmacun istediğini düşündü ama küçücük bir fındık lahmacun ile karşılaştı, benim piliç şişten o da sipariş verdi sonradan. Mekanın fiyatları onlar için bile fazla geldi ama adamlar bildiğimiz yerden şaşmayalım diye boşuna demediklerini (Kırçiçeği istedi çoğunluk ama oranın yağlı tavuk şişini pek sevdiğim söylenmez) mekan gösterdi ki onlar için kayıp çünkü bir daha oraya gitmek istemeyeceklerine eminim. Sorunlar:
1- Önce domates çorbasının siparişini alıyorsun, 5 dakika sonra kalmamış diyorsun ki çorba gibi çok basit bir şeyde bu çok göze battı.
2- ikram olarak gelmesi gereken peynir, tereyağ ve pide için hesaba "5 KUVAR 6.50 YTL" yazmışlar. Garsonu çağırıp ne olduğunu sordum pide cevabını alınca, biz bunu sipariş etmedik, ikramınız olması gerekmiyor muydu diye sorunca da tamam onu almayalım sizden dedi garson. En kıl olduğum hareket ve bir daha oraya uğramamam için yeterli neden.
3- Servis aldılar. 108.40 olarak gelen toplam hesap için 9.50 idi sanırım. Dolayısıyla kimseye bahşiş bıraktırmadım, ne de olsa peşin aldılar.
4-EKO'da yaptıkları gibi hesapları ayrı arı ödeyeceğimizi belirtmeme rağmen ve garson kafa sallamış olmasına rağmen, tek bir hesap getirdiler ve 5 dk kadar hesapları bölüştürmek için jonathan ile uğraştık, zorda olsa parayı 50 kuruş fazla olarak denkleştirdik.

Fiyatlar nasıldı:
- Karışık ızgara 16.50
- Piliç şiş 9.00
- Izgara tavuk+ çorba + 33lük su = 11.50
- Pastırmalı pide sanırım 9.00
- Ayran 2.50
- şişe kola 3.00
- 33 lük efes 4.00 (çorba+bira enteresan tercih:))


Sonuç: denedim ve bir daha gitmem :) Tercihim hala ikramdan para almayan, bahşişi sana bırakan İletişim'den az ötede soldaki Manisa Kebapçısı.

Bulgular:
- her şeyle beraber bira içebiliyorlar
- yoğurt çok sevmiyorlar, ayranı ise hiç sevmiyorlar, yorumları "çok fena"
- 9 bira içip hala ayakta kalabliyorlar, gerçi birisi sarhoş, bir diğeri ise çakır keyif ("stoned" diyorlar bu durum için) idi.
- Yabancılar türk mutfağı = döner+baklava sanıyorlar ki bu durum üzücü. Ev yemeği yenilebilecek bir yer bulmam lazım acilen, bilen önce çıksın.
- Çoğunluk Gül sokağın çevresinde oturuyor. Dwayne'in evi Barçın'ın üstünde, fotoğraf çekmek için gayet uygun körfez manzaralı çatı katı, Ordu evinin arkasında.
- Benim ikinci ev olacak Jonathan'ın evi pzt tutulacak(Dwayne'den kıbrıs şehitlerine doğru 4 apartman ileride), ve benim maaşımla aynı miktarda kira verecek. Ben az alıyorum ve/veya evler çok pahalı bilemiyorum, ileride değişecek bu durum, umarım...