Bu aralar pek yazmak gelmiyor içimden ama Görkem'in yazısının üstüne aklıma gelip de üşengeçlikten bir türlü yazıya dökmediğim bir iki düşüncemi somutlaştırayım. Önceki blogumda da aslında buna benzer şeyler yazıp çizdim ama özetlemek gerekirse ben diyorum ki: aslında hayattaki herşey bizim algılarımızın oluşturduğu bizim dışımızdaki şeylerim bizim yorumumuza göre şekillenmiş bir yanılsamasındar ibarettir. Cümleyi ne kadar uzatırsanız o kadar karışık görünüyor o yüzden çok sevdiğim örnek olan ilişkiler üzerine düşünceyi açayım. Karşı cinse karşı olarak ilginiz genelde en yakın arkadaşlarınızdan bile farklı olur, çok beğendiğiniz karşı cins, hemcinslerinizce pek de çekici bulunmaz, size göre ise mükemmele yakın bir insan vardır karşınızda. Bu düşünceyi ne kadar çok düşünürseniz o kadar çok bağlanırsınız ve o kişi sizin için o kadar üstün bir niteliğe büyünür, işin dozajı kaçarsa tutkunun boyutu da kaçar, hayatınız onun erafında döner. Gün gelir de ilişki biterse bu çizginin bir anda diğer tarafında bulursunuz kendinizi ve belki de bir süre bünye olarak yamursunuz, toparlanmanız uzun sürebilir ama er ya da geç toparlanırsınız çünkü algılarınız da bu yeni duruma uyum sağlamaya başlar ve önce durum bu sefer size de garip gelir, nasıl oldu da bu insanı bu kadar gözünüzde büyüttüğünüzü düşünürsünüz, o da kalabalığın bir bireyidir ve pek değil, hiç mükemmel değildir, hatta daha önceden hiç dikkatinizi çekmeyen bir sürü kötü yanını görmeye başlar ve kendi kendinize şaşarsınız nasıl oldu da onu bu kadar mükemmelleştirdiniz.
Tıpta kullanılan ağrı giderme yöntemleri ile de benzeşir bu durum, belki de insan beynin normal işleme sürecidir. Ağrıyı aslında tedavi edemez tıp sadece onu hafifletme veya bir başka şeyle perdeleme yoluna gidilir, sinir sistemimizin dikkati bir nevi başka yere çekilir ve acı hissedilmemeye başlar.
Peki bu durumda ne yapabiliriz? Pek birşey değil :) O anın geçicici olduğunu bilmek ve anın tadını çıkarmak tüketimci bir birey olmak anlamına gelse de kendini fazla kaptırmadan yapmak istediğini o anda yapmak belki de seçilmesi gereken yöntemdir, bilmiyorum...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Peki ya şu karnımdaki sızı ne olacak? Oof, ""bu iş zor, çok zor yonca :) Çünkü insanlar, aylar boyunca hiç soru sormadan durur...""
Bu arada schopenhauer'ın "aşkın metafiziği" adlı kitabını bıkmadan usanmadan tekrar tavsiye ediyorum, nette çok rahat bulabilirsin. Hatta türkçesi bile olabilir. Ben eski bir çeviriden Türkçe'sini okumuştum, Serkan temin etmişti sağolsun.
Aldım onu okumaya da başladım da sonra kütüphanede unutuldu :P Sıfırdan yeniden başlayacağım ;)
Yorum Gönder