15 Kasım 2007 Perşembe

Mutluluk ve mutsuzluk arasındaki ince çizgi

Uykusuzluğun 40. saatinde, tatlı bir sarhoşluk ve yarına yetişecek makalenin getirdiği çöküntünün küflü tadıyla, karnımdan bazı sesler geldi.

Önce şuraya gidiniz efendim:
http://oddchick.com/albumfunnypics/slides/LetterofThanks.jpg

Durağan koşullar ne olursa olsun, ruh halimizin ve hayattan aldığımız keyfin özeti, sadece koşullarımızdaki sıradışı değişiklikler.

mutluluk = dk/dt { k=koşullar }

Yani diyor ki, bir insan yavrusu bugün piyangoya konsa (1 trilyon lira, ya da yeni bir sevgili olabilir bu piyango) mutluluğu tez zamanda yine normal 'nötr' düzeyine ulaşır, ta ki elindekini kaybedene dek. Elindekini kaybedince de, ilk etapta çok fena yıkılsa da zamanla yine 'nötr' düzeye erişir.

Ses, koku, tat duyularımız da böyle değil mi? Bir odada uzun süre kaldığınızda, artık o odadaki durağan koku sizin için belirginliğini yitirir. Sürekli aynı yemeği kaşıklarsanız, ilk lokmalardan sonra tadı giderek nötrleşmeye başlar. Bu yüzden turşu bu kadar popüler değil midir?

Çalan parça: Al Jarreau - Take Five (balkaymak)

8 yorum:

damla demirtaş dedi ki...

hmm, bu nötrleşmeyi kötü olarak mı kabul ediyorsun? bence bu hayatın bize sunduğu nimetlerden biri, düşünsene insanların başlarına neler geliyor da sonra gene ayağa kalkabiliyorlar...

tabii bir de işin diğer boyutu var. sahip olduğumuz güzellikleri sıradanlaştırmak gibi...

hangisi daha ağır basıyor, hangisi daha önemli karar veremedim şimdi ben de...

Görkem PAÇACI dedi ki...

dediklerin doğru, ben daha çok olayın

"yalan dünya"

noktasına odaklanıyorum sanırım, başarının, sefaletin, sevginin, ölümün bir anlamı yok mu acaba?

Görkem PAÇACI dedi ki...

'nihilist'leşiyorum mütemadiyen...

damla demirtaş dedi ki...

kesinlikle katılmıyorum :) en küçük başarının, mutluluğun, sevginin hayatımıza getirisi o kadar büyük ki -en azından benim için öyle- bunu "yalan dünya" diye indirgememiz bana doğru olmaz gibi geliyor.

hayata bu kadar "negatif" ve "amaçsız" bakarsak ister istemeden bize getirdiği güzellikleri kaybetmez miyiz?

hayat güzel, kıymetini bilelim, ilerde diyeceğimiz "keşke"leri en aza indirelim, derim ben :)

Görkem PAÇACI dedi ki...

sana cevap bile veremeyeceğim, şu anki ruh halim için fazla iyimsersin...


doğru söylüyorsun :) bir öyle düşünüyorum, bir böyle. ama galiba doğrusu senin yaptığın şekilde yorumlamak.

Yalçın AYDIN dedi ki...

Bu bahsettiğin şeyler aslına bakarsan herkeste olan şeyler ve bir bakıma bazı noktalardan Damla'nın dediklerine katılıyorum, nötrleşme yani yeniden sıradanlaşma ayakta kalmamızı sağlıyor. İnsan evladı yapısı gereği tatmin olmayan bir varlık olduğu için de elindekinin değerini bilemez, bu da nötrleşmede önemli rol oynar. Tam işten çıkarken yazıyı okudum, o anda aklıma yazacak birşeyler gelmişti ama şimdi toparlayamadım bile, maç yorgunluğu olsa gerek ki maçta da rezil olduk zaten :P

Görkem PAÇACI dedi ki...

Yalçın bey yalçın bey, maçta iki kilo verdiğiniz söyleniyor, bu iddiaları nasıl yanıtlayacaksınız?

Yalçın AYDIN dedi ki...

İddialar doğrudur, maçtan bir gün öncesinde tartım 66kg göstermişti. Maçtan sonra alınan duş sonrasında tartı 64 kilosun dedi. Tartı değişmediğine göre olayın gerçeklik payı yüksektir sanırım :) İşin içinde bir de kıyafetler var, az çıkanda sadece havlu vardı üstümde yani 2kg-kıyafet diylim biz :P