15 Eylül 2007 Cumartesi

Dürüstlüğün ne kadarı?

İnsan çok enteresan bir yaratık, çoğu zaman ne istediğinin farkında olduğun düşünür ama aslında elinde pek fazla birşey yoktur, kendini düşünmek istediği gibi düşünmeye şartlar ve sonuçta ne düşünmesi gerektiğinin, neyin uygun olduğunun ayırdına varamayacak kadar kafası karışır, tıpkı bu cümlenin ne nlatmak istediğinin bilen ama aslında fikir karmaşıklığının yansıması olmaktan öteye gidememesi gibi...

Bu ilginç, enteresan giriş cümlesinin ardından konumuza gelelim: yalan mı dürüstlük mü? İnsan evladı kendisine yalan söylenmesinden nefret eder ama her başı sıkıştığında ya da oluşacak zararı asgariye çekebilmek için bol bol yalan söyler. Kendi adıma kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma düsturunu benimsediğim için yalan söylemem, eğer çok zararlı birşey söyleyeceksem, sessiz kalmayı tercih ederim ki yakın çevrem artık bu duruşumu doğru şekilde çevirme yetisine sahiptir. Peki ya beni tam olarak tanımayan insanlar ne düşünür? Pek çok farklı şey olabilir: itici, gıcık, soğuk, suratsız, terbiyesiz vs. Bunda algıda seçicilik, gerçekleri kabul edebilecek olgunluğa erişememe, yalan dünyasında yaşmanın verdiği alıkanlık hisleri, keyfini bozacak her türlü şeyin inkarı gibi nedenler olabilir. Erkek-kadın ilişkisine dair yazım geçekleri yansıtsa da bunu kabullenmeye hazır olmayan bayanlar kimbilir neler neler düşündüler. Dürüstlüğün meziyet olması gerekirken kambur olduğu bu dünyada dürüstlüğ kaldıramayacak kimsenin dürüstlük beklemeye hakkının olmadığını düşünüyorum. Benim dürüstlüğüm insanoğluna fazla gelyor bile diyebilirim, megaloman deyin ne derseniz deyin, umurumda değil. Dürüstlüğü kaldıramayan insan yalan arkadaşlıkları, yalan dünyasını hakediyordur ve bu kşiler zaten benim yakın/samimi arkadaşlığımdan memnum olamazlar. Olay müslümanım diye geçinen ama özünde yaptıklarıyla benim yarım kadar doğru olmayan insanların bana caka satmasına benziyor.

Ve sonuç bölümü... Bundan sonra ince ve derin konulara girmiyorum, insanlar bu konuları tarışmaya hazır değiller, biz arkadaş grubu içinde bu konuları tartışrız, zaten yorum yapanların hepsi de tanıdığım insanlar. Bu yazıdan itibaren daha önceki blogumu kapatma nedenimle aynı nedenlerden ötürü sinema ağırlıklı olarak suya sabuna dokunmayan yazılar yazacağım.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

KArşımızdaki başka bir insana karşı dürüst olmaktan bahsettiğimiz için özetle: karşıdakine zarar vermeyecek kadar dürüst olmak gerek... Kırıcı olabilecek bir dürüstlük eyleminde bulunulacaksa da kullanılan kelimelere dikkat etmekte fayda var. Aynı cümle farklı renklerde söylenebilir, dolayısıyla en uygun olanı seçebilme zahmetine katlanmak mecburidir.

Dürüstlük beraberinde düşünceli bi tavır, nezaket ve saygıyı da getirmelidir... Zira tek başına dürüstlük hiç bir anlam teşkil etmez...

Konuyla direkt bağlantılı olmasa da arkadaşım Uğur Bakır'ın çok güzel bi tanımı var, çok beğendiğim... Paylaşmak istedim:

"Kimileri için normal olarak kabul görene tepki göstermenin bir yoludur delilik referansı. Hırs, bencillik, gözü dönmüşlük olağan kabul edilirken, arkadan vurma yiğitlik olmuşken, yalanın bile pembesi varken bu dünyada, anormal olandan yana tavır almak, o oyunda oynamamak, o sahneden alkış sesini dinlemeyi istememektir kimi zamanlar deli olmak."