12 Ekim 2007 Cuma

Bourne Identity (2002) [1/3]

Evet üçlemenin ilk filmini sinemada izlemiştim, sanırım 2002 yılıdır yani Eskişehir'de islenmiş olma ihtimali yüksek. Sabah fellik fellik DVD'sini aradım ama bulamadım yoksa bu filmin DVD'si yokmuydu bende, soruya kesin bir cevap veremedim, hafızam sağolsun :) Neyse bende SUpremecy'yi izleyip Identitiy'yi sonra izlerim diye düşünmüştüm ki ed2k yerine torrent kullanmayı tercih etmemin faydasını gördüm. 700MB'lık dosya 3 saat içinde bitmişti. Ultimatum ise 2 saat içinde biterek torrent'in neden sevildiğini bir kez daha bana hatırlattı, 90-100k arası bir hızla filmi çekiyorum.

Doug Liman yönetimindeki film üçlemenin başlangıcını temsil ediyor ki yapımcıların filmin bu kadar çok tutacağını beklemediklerini düşünüyorum. Bütçesi 60 milyon dolar olan Identity açılış haftasında masrafının 1/3'ünü zaten çıkarmış ve toplamda da 121 milyon dolar hasılat elde ederek karlı bir yapım olmuş. Bir de filme başlamadan önce ilginç bir bilgi vereyim: Bu rol için teklif önce Bard Pitt'e götürülmüş ama o Spy Game için teklifi reddetmiş. spy Game de güel filmdir ama bir Bourne Identitiy değildir, bence yanlış tercih :) Brad Pitt'i Mr. & Mrs. Smith'de gördükten sonra bu rolde de başarılı olurdu derim ama Matt Damon'a rol yakışıyor bence.

Sinemada üçüncü filmi izleyeceksiniz ve ilk iki filmi izlemediniz, izlemeli misiniz? Bunun cevabı çok kişisel bence ama bana göre neler olup bittiğini anlamak için ilk iki film izlenmeli, ben filmi çok zevk alarak tekrardan izledim çünkü çok fazla şey hatırlamıyormuşum. Bourne neden bu hallere düştü bilmek için en azından ilk filmi biliyor olmak lazım.

İlk filmimiz 'Identitiy' yani çıkış noktamız kimlik, daha doğrusu kimliksizlik. Film açık denizde yüzen bir insan vücudu ile açılıyor ve onu bulan balıkçıların teknesi ile karaya çıkıp kim olduğu aramasını anlatıyor çünkü kahramanımız geçmişine dahil hiçbirşey hatırlamıyor. Bu arayış sırasında omuriliğinin yardımı ile zorda kaldığında dövüş, silah kullanımı, düğüm atma gibi konuları ise gayet güzel başarmakta. Karaya adım atıp Zürih'e ulaşması ile hemen aksiyona giriyoruz ve film bitene kadar da aksiyon pek azalmıyor. US Marines tarafından bina içinde kovalanmak, gerçek Mini ile heyecan oranı yüksek araç takip sahneleri, başka suikastçiler ile teke tek dövüşler, keskin nişancı peşinden koşmaca filmde bulabileceğiniz hareketli sahnelerden bazıları olmakta. Bu macerada güvenebileceği tek kişi ise elçilikte tanıştığı ve para karşılığı onu Paris'e götürerek olaylara dahil olan Marie (Franka Potente). Film kesinlikle görülmesi gereken olgun bir ajanlık/macera filmi. Ayakları yere basan, gerçekçi bir Bond filmi bile diyebiliriz :)

Filmde başka hangi tanıdık yüzler var? Çok sevdiğim Clive Owen sessiz ama etkili bir karakteri canlandırıyor. Julie Stiles'ı üçüncünün fragmanlarında gördüm ama ikincide oynuyor muydu hatırlamıyorum, birazdan göreceğiz :) Onun da Save The Last Dance filmini çok severim. Dans temalı olması ana neden yoksa film çok da özel birşey sunmayan gençlik filmi havasında.

Ben ikinci filme geçerken siz de izlemediysen ilk filmi izleyin ;)

Benim notum: 8/10
Body count: 8 (gayet düşük bir değer, bkz. Lat sau san taam (1992), body count: 230!)

3 yorum:

Görkem PAÇACI dedi ki...

Yakın zamanda indirdiğin filmlerin altında, şöyle sağlam seed'li birer torrent bağlantısı barındırmak nasıl olurdu?

Bence tadından yinmezdi. ;)

Yalçın AYDIN dedi ki...

torrent linki vermek uygun olu r mu bilmiyorum :)
Şuan üyelik gereken bir tracker kullanıyorum up/down oranın azami 1 olması lazım ve Rusça! Anlaşıyoruz ama sistemle :D

Upload kasamam dersen mininova.org'u kullan ;) Ben divxplanet'ten sunum beğeniyorum sonra google'da filmin sonna torrent ekleyerek aratıyorum. Bu Rus tracker'ını da bu şekilde buldum zaten :)

Görkem PAÇACI dedi ki...

Taktikler sağlammış, üzerinde çalışacağım :)