13 Ekim 2007 Cumartesi

Bourne Supremacy (2004) [2/3]

İkinci filmi dün bitirmeyi planlıyordum ama İstanbul'dan misafirim gelince filmin başlarında acilen dışarı çıkmam gerekti. Kaldığım yerden devam ettim ben de. Bu sefer DVD'den izledim ama görüntüdeki kumlanmadan sanki divx'lerim daha kaliteli oluyor gibi geldi, renk doygunluğu konusunda bir sorun yok ama, hem de ses olarak 5.1'in tadı ayrı oluyor.

Supremacy kelimesi tahmin edileceği üzere super'den geliyor ve üstünlük anlamına sahip. Identitiy'de kimlik arayışında olan Jason Bourne, Supremacy'de peşine düşen birinlere karşı üstünlüğünü ortaya koyuyor. Araştırma ekibinin başındaki Pam bir bölümde, 'Adamın herşeyini biliyrouz, onun bir adım önünde olmamız lazım' dese de aslında üsütünlük açık ara Jason Bourne'da. İlk filmde de dediğim gibi adamımız modern bir James Bond ama süslü süslü teknolojik oyuncak kullanmıyor, daha çok Casino Royale'deki gibi ayağı yere basan bir karakter.

İlk filme göre en büyük farkı çok daha aksiyon yüklü olması ki bunda Paul Greengrass yönetiminde bütçenin 15 milyon dolar arttırılıp 75 milyon dolara çıkmasın katkısı yadısınamaz. 176 milyon dolarlık ABD hasılatı ise yapımcıların fazlasıyla kar ettiğini gösteriyor. Adamlara hala paraya doymyorlar demek ki korsana savaş diye bağırıp duruyorlar. Müzik konusunda daha anlayışlıyım ama sinemada film endüstrüsünün korsana karşı bastırmalarına karşıyım, kardeşim zaten parayı götürüyorsunuz. Neyse, filme dönersek, araba takip sahnelerinde artıl var ve filmin sonundaki Moskova'daki sahne çok başarılı, bu sefer Bourne Volga 3110 kullanıyor ve heyecan dozajı yüklü sahne ilk filmdeki Mini'li sahneyi aratmıyor.

Film Hindistan'da açılıyor ve buradaki tatsız gelişme tüm filme yön vererek, olaylar İtalya (Naples), Almanya (Berlin) ve Rusya'ya (Moskova) yayılyor. Bir kumpas sonucu işlemediği suç için aranan konumunda kalan Jason Bourne, 2 yıl aradan sonra tekrar yollara düşüyor ve neden hala peşinde olduklarını aramaya koyuluyor. Çok ince işçilik (arada hadi canım, dedirtse de:) ve güzel bir senaryoya sahibiz. Bourne'ın bundan hayatta kalarak sıyrılacağını biliyoruz ama bu yolda nelerden geçeceğini bilmiyoruz. Film de insanı meraklandırma konusunda baya başarılı. 2005'de izlediğim filmi tekrar sıkılmadan, heyecanla izledim (pek hatırlamadığımı itiraf edeyim:).

Sonuç olarak ilk filmin de üzerinde bir filme sahibiz. Üçüncü film bu filmi aşmış olsa gerek IMDB notlarına bakınca ki birazdan göreceğiz :) Macera filmi sevenlere şidddetle tavsiye ederim.
Benim notum: 8.5/10
Body count: 9

Hiç yorum yok: